“Sesimi duyan var mı?”
Hiçbir cümle bu kadar can yakmadı.
45 saniye hiç bu kadar uzun olmadı.
17 Ağustos gecesi yerle gök bir oldu, yıldızlar döküldü çığlıkların üzerine.
Babayla oğulun yaşam hikayesine acı, sır ve soğuk bulaştı o gece. Kapanması zor mesafeler girdi araya.
İkisi de aynı yöne bakıyordu oysa.
Deprem bilimci olmuştular artık, gelecekte aynı acıların tekrarı olmasın diye.
Kabuklaşmış yaralara neşter vurup içindeki irini çıkarmaktı tek çare.
Yalçın bir adım ileriye gittikçe Sarp iki adım geriye kaçıyordu. Zordu geriye kalanların yaşamları, çünkü ortak paydada ölüm vardı hep.
Leyla kilit, Nesrin anahtardı sanki...
Yine de umuttu umutsuzluğun ilacı.
Bu sarmalda nedenler ve nasıllar sorgulanmadıkça çözümsüzlük elzemdi.
Yalçın çok adım ileri gittiğinde Sarp bekledi, yüzleşmenin çizgisinde.
Ya sonrası?
Internet Explorer tarayıcısının 9.0 ve daha eski sürümlerini desteklememekteyiz. Web sitemizi doğru görüntüleyebilmek için tarayıcınızı güncelleyebilirsiniz, güncelleyemiyorsanız başka bir tarayıcıyı ücretsiz yükleyebilirsiniz.